Saturday, November 21, 2009
Friday, November 20, 2009
Plaza de España
Parque de Maria Luisa’dan çıkınca karşınıza iki yüz metre çapında, yarım çember şeklindeki görkemli mimarisi ile Plaza De España (İspanya Meydanı) gelir. 1914 yılında yapımına başlanan 1928 yılına yapımı biten bu yapı İspanyolların gurur duyduğu yapılardan biridir.
Bahçesindeki İspanya şehirlerini anlatan gravürleri, İspanyolların Atlas Okyanusuna açılmasını simgeleyen su kanalları ve devasa kuleleri ile görülmeye, fotoğraflanmaya değer bir yerdir.
Bahçesindeki İspanya şehirlerini anlatan gravürleri, İspanyolların Atlas Okyanusuna açılmasını simgeleyen su kanalları ve devasa kuleleri ile görülmeye, fotoğraflanmaya değer bir yerdir.
LA GIRALDA
La Giralda “Melviye” adıyla anılan bu yapı Endülüs’ün Muvahhidler Döneminde hükümdar Ebû Ya'kub Yûsuf b. Abdülmü'min'in emriyle 1171 -1176 yılları arasında yapılan Sevilla “İşbîliye” Ulu Camii'nin minaresidir.Arusu biladi’l-Endelüs “Endülüs yurdunun gelini “ anlamına gelen bu yapı Sevilla “İşbiliye” Ulu Cami’nin minaresidir.1172 yılında Mimar Ahmed ibn Baso’nun başlattığı Cami’nin ve Minare’nin inşaatı dört yılda tamamlanmıştır.Minare,Endülüs mimarisi ile mağrib mimarisinin ayakta kalabilen nadide eserlerinden olan bu minare Endülüs’ün Muvahhidler döneminde yapılmıştır. Caminin minaresi Muvahhidler'in hükümdarı Ebû Ya'kub Yûsuf b. Abdülmü'min döneminde inşa ettirilen Fas Marakeş şehrinde bulunan Kutubia Cami’nin minaresi 1184-1199 yılları arasında,"Giralda" İş biliyye Ulu Camii'nin Minaresi'nin mağrip üslubu ve mimarisinden esinlenerek yapılmıştır.Giralda'nın mağribi incelikleri,mimari estetiği ve mimari kompleksi olduğu gibi Kutubiye Camii'nin minaresine uygulanmıştır."Giralda" Minare mağrip mimarisi’nin incelikleriyle oluşturulmuş kemerler ve kabartmalarla şekillendirilmiştir.Kutubiye Camii,Hasan Kulesi ve "Giralda"Minare Endülüs ve Kuzey Afrikada ki Muvahhidler'in hükümdarı Ebû Ya'kub Yûsuf b. Abdülmü'min döneminde inşa ettirilmiştir.
"Giralda" Minare, örnek alınarak aynı mimari tarzda Muvahhidler Döneminde Fas'ın Rabat şehrinde bulunan Hasan kulesi 1195 -1199 yılları arasında inşa edilmiştir.Hasan Kulesi, İş biliyye Ulu Camii Minaresi'nin mağrip mimari incelikleri ve mimari estetiği örnek alınarak şekillendirilmiştir.
"Giralda" Minare'nin yapıldığındaki orijinal yüksekliği 74 m. civarındadır.Çan kulesi ilave edildikten sonra yüksekliği 97,5 metre uzunluğuna ulaşmıştır.Giralda 32 metre kenar ölçüleriyle kaplı, kare planlıdır. Minare üst üste bindirilen iki kuleden oluşturulmuştur.Alt bölüm Minare,üst bölüm ise daha sonra ilave edilen çan kulesidir. Her ikisi arasında basamak yerine hafif meyilli çıkış yolu yapılmıştır.Muvahhidler'in Endülüs'teki idare merkezleri olan İşbîliye'de yaptıkları binalardan geriye "Giralda"Sevilla Ulu Camii ve Minaresi dışında hemen hemen hiçbir şey kalmamıştır.Giralda günümüzde Sevilla şehri'nin simgesi haline gelmiştir.Dünya'nın değişik coğrafyalarından gelen araştırmacılar bu iki medeniyetin ortak mimaride buluştuğu eseri "Dünya Kültür Mirası" mirası olarak nitelendirmektedirler.
"Giralda" Minare, örnek alınarak aynı mimari tarzda Muvahhidler Döneminde Fas'ın Rabat şehrinde bulunan Hasan kulesi 1195 -1199 yılları arasında inşa edilmiştir.Hasan Kulesi, İş biliyye Ulu Camii Minaresi'nin mağrip mimari incelikleri ve mimari estetiği örnek alınarak şekillendirilmiştir.
"Giralda" Minare'nin yapıldığındaki orijinal yüksekliği 74 m. civarındadır.Çan kulesi ilave edildikten sonra yüksekliği 97,5 metre uzunluğuna ulaşmıştır.Giralda 32 metre kenar ölçüleriyle kaplı, kare planlıdır. Minare üst üste bindirilen iki kuleden oluşturulmuştur.Alt bölüm Minare,üst bölüm ise daha sonra ilave edilen çan kulesidir. Her ikisi arasında basamak yerine hafif meyilli çıkış yolu yapılmıştır.Muvahhidler'in Endülüs'teki idare merkezleri olan İşbîliye'de yaptıkları binalardan geriye "Giralda"Sevilla Ulu Camii ve Minaresi dışında hemen hemen hiçbir şey kalmamıştır.Giralda günümüzde Sevilla şehri'nin simgesi haline gelmiştir.Dünya'nın değişik coğrafyalarından gelen araştırmacılar bu iki medeniyetin ortak mimaride buluştuğu eseri "Dünya Kültür Mirası" mirası olarak nitelendirmektedirler.
Giralda’ya 1556 -1568 yılları arasında Mimar Hernan Ruiz adlı ispanyol bir mimar tarafından 10 yıl süren bir işçilikle Rönesans mimari tarzında bir Haç kulesi dikildi.Gotik ve Barok mimari tarzında yeniden şekillendirilmiş,minarenin tepesine 188 kilo ağırlığında hava fırıldağı şeklinde bronz’dan yapılmış kadın heykeli dikilere ve büyük çanlar yerleştirilmiştir.Mimar Ruiz bu eski minareye heykel Giraldillo’nun "Giralda" adını koymuştur.1928 yılında İspanya Devletinin Milli Kültürü eserleri arasına, 1984 yılında ise Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.
ALHAMBRA PALACE
İslam mimarisinin ulaşabileceği yüksek noktalardan biri olarak bugünlere ulaşmış bir şahit olan Elhamra Sarayı'nın temeli 1232 yılında, Gırnata Emirliği yani Beni Ahmer (Nasiriler) devletini kuran 1. Muhammed (Muhammed bin Ahmer) zamanında atılmıştır. Saray, aynı sülaleden gelen çeşitli hükümdarlar (3. Ebu Abdullah Muhammed, 1. Ebul Haccac Yusuf, 5. Muhammed) tarafından yapılan ilavelerle genişletilmiştir.
Elhamra'nın yapımı devam ederken Endülüs'ün diğer önemli iki şehri Kurtuba ve Sevilla (1236 ve 1248'de) Hıristiyan Kastilyalılar'ın eline geçmiştir ve oradaki Müslüman halk çeşitli işkencelere uğramıştır.
1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, farklı süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir. Paris'teki Institut du monde arabe (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra'yı şöyle anlatır:
Elhamra'nın yapımı devam ederken Endülüs'ün diğer önemli iki şehri Kurtuba ve Sevilla (1236 ve 1248'de) Hıristiyan Kastilyalılar'ın eline geçmiştir ve oradaki Müslüman halk çeşitli işkencelere uğramıştır.
1001 gece masallarındaki rüya sarayların gerçek alemdeki izdüşümü sayılabilecek olan Elhamra'nın doğal çevreye uyumu, girift yapısı, farklı süslemeleri ve yaşanan mekan ile su ve yeşili belli bir ahenk içinde buluşturabilmesi, kazandığı şöhretin hiç de haksız olmadığını gösterir. Paris'teki Institut du monde arabe (Arap Dünyası Enstitüsü) eski Başkanı Edgar Pisani sarayın, İslam medeniyetinin insanlığı ulaştırabileceği en yüksek noktalardan biri olduğunu söyledikten sonra Elhamra'yı şöyle anlatır:
- Endülüs İslam sanatını, Müslüman İspanya tarihinden ayrı düşünmek imkânsızdır... Elhamra inşa edilirken hiçbir şey tesadüfe bırakılmamış, her detay itina ile hesaplanmıştır. Kavislerin bölünüşünde, tek ve çift sütunların hoşa geden bir tarzda yerleştirilmelerinde, kapı ve pencere yerlerinin tespitinde bunu anlamak mümkündür. İşte bu sayede harikulâde perspektifler ortaya çıkmış, avlular ile açık salonlar arasında güneş ışığı, suların akışı ve gölgelerin oyunu buluşturularak, dış alemle inanılmaz bir uyum ve zarafet sağlanmıştır. Bu, sanki el değince kırılıp dökülecek hissi veren yüksek bir zarafettir. Elhamra'yı gerçekten anlamak için, sarayın içindeki pek çok kitabeyi anlayarak okumak gerekir. Kur'an'dan alınan ayetlerin ve İbn-i Zamrak'la diğer Müslüman şairlerin mısralarının kazınmış olduğu bu kitabeler bazı duvarları tamamen kaplamakta, kemerler, kapı çerçeveleri ve sütun tekneleri boyunca uzayıp gitmektedir. Öyle ki, bu yazıları süsleme motiflerinden ayırmak neredeyse imkânsız haldedir.
Subscribe to:
Posts (Atom)